Bir görüntüye bakmaktasın...
İçimde yaşayan evrimin eşit ve özgür bir evladıdır, o'na öğrettiğim yığınla sosyal beceri var, aradan geçen yıllar boyunca.. Fakat bir süredir aynı yönde ilerlemiyorum artık, anti sosyal yanımı kucaklayalı epey oluyor. Muhtemelen atalarım arasında "av" olan çok kişi var, ürkekliğimi de onlardan almışımdır, bugünlerde mutsuzluğumuzu bile seçemeyeceğimizi söylüyorlar, anlaşılan o bile kalıtsal.. Kısacası, içerdeki her kimse, kabullendim gitti... Devir aldığım miras ne olursa olsun, kafatasımdaki kozmosta süzülürken hiç de elim kolum bağlı hissetmiyorum! Düşüncelerin üzerimize serptiği yıldız yağmurunda rahat bir nefes alabilir, öylece uzanabilir, her fikre ayrı ayrı teslim olabiliriz.. Keşke sağımızdan solumuzdan çekiştirmeseler...
Ne olmuş ki görüntüden ibaretsek?! Öyleyiz çünkü..
Baştan sona yaşamlarımızla, kozmolojik ölçekte, anlık birer görüntüyüz! Şimşek çakarcasına beliren ve kaybolan.. Bizi birarada tutan atomların kararlılığına rağmen, kendi kendine tanıklık eden, varlığını aynalarda takip eden zihnimizin sunduğu sağlam kanıtlara, verdiği teminata rağmen, olabildiğine geçiciyiz. Ne olursa olsun hayatta kalmaya çalışan bir beden ile, başına gelecek olan kaçınılmaz ölümü kavramaya çalışan bir beyin arasında, ikilemli, çelişkili, tutsak, ve özgürüz...
Fotoğrafa bağlanma! Fotoğraf, çekildiği anda, "an" çoktan buharlaşmıştır.
Ne olmuş ki görüntüden ibaretsek?! Öyleyiz çünkü..
Baştan sona yaşamlarımızla, kozmolojik ölçekte, anlık birer görüntüyüz! Şimşek çakarcasına beliren ve kaybolan.. Bizi birarada tutan atomların kararlılığına rağmen, kendi kendine tanıklık eden, varlığını aynalarda takip eden zihnimizin sunduğu sağlam kanıtlara, verdiği teminata rağmen, olabildiğine geçiciyiz. Ne olursa olsun hayatta kalmaya çalışan bir beden ile, başına gelecek olan kaçınılmaz ölümü kavramaya çalışan bir beyin arasında, ikilemli, çelişkili, tutsak, ve özgürüz...
Fotoğrafa bağlanma! Fotoğraf, çekildiği anda, "an" çoktan buharlaşmıştır.
Diyeceğim şu ki, sen bir görüntüye bakıyorsun nihayetinde! Görüntü parlak, keskin, taze iken, giderek soluyor, yaşlanıyor. Bu böyle..
Muhteva ile mutlu olmanın yolunu bulamaz mısın? Aksi halde Ajda Pekkan gayretiyle görüntüyü kurtarmaya çalışacağız, umutsuzca çabalayacağız. Ya bir gün o görüntüden vazgeçersin, ya da hiç vazgeçemezsin.. Oysa zihin yaşlanmaz..
Muhteva ile mutlu olmanın yolunu bulamaz mısın? Aksi halde Ajda Pekkan gayretiyle görüntüyü kurtarmaya çalışacağız, umutsuzca çabalayacağız. Ya bir gün o görüntüden vazgeçersin, ya da hiç vazgeçemezsin.. Oysa zihin yaşlanmaz..
Beni sorarsan kimsenin yaşlanmadığı o yerde, anti sosyal kişiliğim, uçuşan düşüncelerim, ve kendilerini yazan hikayelerimle iştigalde, "an"da değil, değişik bir "hal"deyim.. Üstelik böyle iyiyim...
Evet 21.yzy'dayız, akıl çelicilerin sayısı ifrat derecesine varmış, yoldan çıkarıcılar sınıf atlamış, sanal alemler gerçeğin tahtını devirmiş, herkesten sağlık, herkesten gençlik, herkesten güzellik bekleniyor. Haklısın! Ben de diyorum ki, ana akımın debisine aldırma, bazan küçük bir istisnaya sığınmak gibisi yoktur..
Görülmeyeni görmek için elbette görünene bakacaksın, bak zaten, sakın kafanı çevirme!
Güzellik çok çeşitli manzaralara gizlenebilir, anlam şaşırtabilir!
Anthony Hopkins,ölüm döşeğindeki hastaların doğal "ölüm anlarını" ellerinden alan merhametli katili karşısına almış konuşmaktadır.(Katil, hastalara uzun ve acılı bir ölüm yerine, hızlı, acısız, beklenmedik bir ölüm hediye etmektedir...) "Hiç ölüm döşeğinde biriyle tanıştın mı Charles?" diye sorar katile.. "Hayata tutunmaya çalışırlarken korku ve dehşetin eşiğinde cebelleşmelerini izlemek.. Eğer tanık olsaydın, muhtemelen aslında o anların ne kadar kıymetli olduğunu anlardın. O noktada hayatın sana verdiği acı bile bir nevi güzelliktir.." (Solace filminden) Böyle diyor Hopkins...
Evet 21.yzy'dayız, akıl çelicilerin sayısı ifrat derecesine varmış, yoldan çıkarıcılar sınıf atlamış, sanal alemler gerçeğin tahtını devirmiş, herkesten sağlık, herkesten gençlik, herkesten güzellik bekleniyor. Haklısın! Ben de diyorum ki, ana akımın debisine aldırma, bazan küçük bir istisnaya sığınmak gibisi yoktur..
Görülmeyeni görmek için elbette görünene bakacaksın, bak zaten, sakın kafanı çevirme!
Güzellik çok çeşitli manzaralara gizlenebilir, anlam şaşırtabilir!
Anthony Hopkins,ölüm döşeğindeki hastaların doğal "ölüm anlarını" ellerinden alan merhametli katili karşısına almış konuşmaktadır.(Katil, hastalara uzun ve acılı bir ölüm yerine, hızlı, acısız, beklenmedik bir ölüm hediye etmektedir...) "Hiç ölüm döşeğinde biriyle tanıştın mı Charles?" diye sorar katile.. "Hayata tutunmaya çalışırlarken korku ve dehşetin eşiğinde cebelleşmelerini izlemek.. Eğer tanık olsaydın, muhtemelen aslında o anların ne kadar kıymetli olduğunu anlardın. O noktada hayatın sana verdiği acı bile bir nevi güzelliktir.." (Solace filminden) Böyle diyor Hopkins...
Öyleyse..
Ne demek istediğimi anladın mı Charles?
Gördüğün şeyden dehşete kapılırsan, asıl noktayı kaçırırsın...
Ne demek istediğimi anladın mı Charles?
Gördüğün şeyden dehşete kapılırsan, asıl noktayı kaçırırsın...