Eşit vatandaş olmamanın yükünü taşıyanlar eskisi gibi azınlıklar değil artık, ülkenin yarısı. Üstelik günün sonunda eşit sayılanlara da yetmiyor ayrıcalıkları, fakirleşme ve kör inanç paslı birer testere gibi hayatlarımızı ufalıyor. Adalet yoksunluğu, en çok ondan faydalananların uykusunu kaçırıyor dalga geçercesine. Masum olanlar, ahlaksız ahlakçılar tarafından yargılanıyor..
Her alanda güvensizlik…
Her alanda güvensizlik…
Deprem oluyor kimsenin aldıracak takati yok..
Çaresizlik...
Acıya duyarsızlık...
Kişisel alanımız sıfırlanmış, üzüntü de dayatılıyor sevinç de, birey olmaya teşebbüs etmenin suça dönüştüğü noktada yüksek sesle atılan kahkaha bile büyük meydan okuma, ve biz bu ihtimali makul buluyor, hesaba katıyoruz.
Korku...
Devlet total kontrol mekanizmasına dönüşmüş; kira artışlarından sorumlu ev sahipleri terbiye ediliyor, süpermarketler terbiye ediliyor, bankalar terbiye ediliyor, Türk lirasından dolara kaçan vatandaş kendi yöneticileri tarafından avlanıyor, borsaya kaçanlar itina ile silkeleniyor. Devletin Merkez Bankası işi gücü bırakmış her gün, şunu yapın bunu yapmayın diye bankaları ve şirketleri arıyor.
Teslimiyet…
Sokaktaki insanın yüreğinde, haksızlığa uğradığı yönündeki inanç ağırlaştıkça batıyoruz. Çalışanlar işyerinde haksızlığa uğradığını düşünüyor, genç işsizler ayrımcılığa kurban gittiklerini, emekliler boşa çalıştıklarını, yeni mezunlar diplomanın işe yaramadığını düşünüyor..
Öfke…
Töre yorgunluğunu, fetvaları, diğer saçmalıkları sayma bile!
Hepsinden fenası, kolumuzu kaldıracak halimizin olmaması. Tepki gösterecek, sinirlenecek enerjimiz yok. Ülke sürüklenirken temel duygumuz nedir sizce?! Cevap belli; yorgunluk.. Totaliter lider dahil hepimiz yorgunuz. Yorgunluğa eşlik eden ikinci duygu bıkkınlık; Gerilmekten bıktık, haksızlıktan, adaletsizlikten gına geldi, heterodoks politikalardan, kendi yaptıkları yasalara bile saygı duymayan “ben yaptım oldu”culardan, liyakatsizlikten, beceriksizlikten, her hatadan sonra helallik istenmesinden, bütün iyilikleri biz yaparız kafasından sıtkımız sıyrıldı.
Tam da yaşadığımız gezegen koyu karanlığa yuvarlanırken üstelik, tüm felaketleri önden önden yaşamaktan yorgunuz.. Sanki umutsuzluk başka yerlere evrildi, tükenmişlik hareketsizleştirdi, gürültüye aldırmayın aslında kalabalıkların çıtı çıkmıyor, sessizlik hayra alamet değil, nerde kaç kişiyiz bilmiyoruz, sadece bitsin istiyoruz, yeter ki bitsin..
Tam da yaşadığımız gezegen koyu karanlığa yuvarlanırken üstelik, tüm felaketleri önden önden yaşamaktan yorgunuz.. Sanki umutsuzluk başka yerlere evrildi, tükenmişlik hareketsizleştirdi, gürültüye aldırmayın aslında kalabalıkların çıtı çıkmıyor, sessizlik hayra alamet değil, nerde kaç kişiyiz bilmiyoruz, sadece bitsin istiyoruz, yeter ki bitsin..