"Harem bir okuldur.." Doğru!
Ama nasıl...!? Bakalım...

Etienne Balibar
"Günümüz dünyasının çelişkisi şudur: İnsanların doğaları gereği kendilerini 'evlerinde', biz bize hissedecekleri bir ulus devlet tahayyül etmek, sonra bu devleti içinde oturulamaz kılmak... durmadan düşmanın 'içeride' olduğunu keşfederek , dış düşmanlar karşısında birleşmiş bir cemaat oluşturmaya çalışmak... böyle bir toplum siyasal olarak tam anlamıyla yabancılaşmış bir toplumdur."
Avrupa kültürünün içinde yaşayan "göçmen"ler, dindar-muhafazakar Türkiye'nin laikleri, içerde yaşayan düşmanlardır...
"İdeolojiler ve kamplar arasındaki indirgeyici karşıtlık bir kez ortadan kalktığında, demokrasi sorunu yeniden ortaya çıkacaktır... (özellikle de kapitalizmdeki demokrasi sorunu)..." Zira kapitalizm ile demokrasi arasında kurulmuş olan özdeşlik, bir süreliğine, anti-kapitalist ve anti-demokratik sistemlerin doğu'daki varlığıyla güvence altına alınmıştı.
Buradaki tespit çok önemli; demokrasi ve kapitalizm arasında varsayılan özdeşlik sorgulanmalı çünkü kapitalizmin ciddi bir demokrasi sorunu var, ve bu ancak, batı-doğu, laik-dindar, hıristiyan-müslüman, alt insan-üst insan, gelişmiş- gelişmemiş gibi kamplaşmalar ortadan kaldırılabilirse görülebilecek.
Yani Balibar'ın doğrulaması altında, kayıtlara geçsin diye diyorum ki; içinden çıkmaya çalıştığımız dünya krizinin asıl kaynağı kapitalizmdir, derin kamplaşmalar ve uzlaşmaz karşıtlıklar, 'ortak sorun kapitalizm' gerçeğinin üstünü örtmektedir.
Uzlaşmaz karşıtlıkların altında, tarihe karışması gereken eski kalıpların yeniden üretildiği mekanizmalara yakından bakmak gerekir! İnsanı ve iktidar ilişkilerini yeniden üretmek için kullanılan mekanizmalar tarih kadar eskidir.. İşte bunlardan biridir HAREM...
Harem, bir cinsiyet teknolojisidir.(**)Burada toplumsal cinsiyetler yeniden inşa edilir. Kız çocuklarına nasıl müslüman-kadın, erkek çocuklarına da nasıl müslüman-erkek olunacağı öğretilir. Büyük mekan içinde düzenlenmiş, yasaklı, ayrı küçük bir mekandır, böylece iktidar ilişkileri yeniden üretilir, öğretilir, uygulaması yaptırılır. Mekan aynı zamanda iktidar demektir, muktedire ayrı tutma, dışlama yetkisi verir, böylece eşitsizlik hem ifade hem inşa edilir.(**) Yani kısacası, "erkek egemen" toplumun üretildiği yerdir harem..
Örtünme de böyle bir şey; Kadının dışarıda iken, içeride kalmasını sağlayan muhteşem buluş. Örtünme bahsinde bir yeniden üretimdir, "türban". Ne yazık ki mekansal harem'in yeniden üretimi pek olası gözükmüyor.
Zaman başka, yepyeni yerlere gelindi, kadın-erkek arasındaki fiziksel eşitsizlik yerini zihinsel eşitliğe bıraktı, öyleyse iktidar da eşit paylaşılabilir..
Bugünün sorunu harem gibi mekanların fiziksel varlığı değil, kafalardaki hayali varlığıdır.
Toplumsal yeniden üretim mekanizmalarının hepten karşısında olmak söz konusu değil, hatta evrimci bakış açısıyla, toplumsal evrime hizmet ettikleri söylenebilir. Ancak toplumsal ilişkilerin yeniden üretiminde, mekanizmaların deşifre edilmesi önemli. Bu, tıpkı hastanın çocukluğuna inmek gibi bir şey.. Yüzleşme gerçekleştiğinde, sorunun çözülmesi beklenir..
İmdii, harem'in bir okul olduğu doğrudur...
Ve belli ki "dindar", "muhafazakar", "müslüman" kadının evrimi daha çook vakit alacaktır...
Yani Balibar'ın doğrulaması altında, kayıtlara geçsin diye diyorum ki; içinden çıkmaya çalıştığımız dünya krizinin asıl kaynağı kapitalizmdir, derin kamplaşmalar ve uzlaşmaz karşıtlıklar, 'ortak sorun kapitalizm' gerçeğinin üstünü örtmektedir.
Uzlaşmaz karşıtlıkların altında, tarihe karışması gereken eski kalıpların yeniden üretildiği mekanizmalara yakından bakmak gerekir! İnsanı ve iktidar ilişkilerini yeniden üretmek için kullanılan mekanizmalar tarih kadar eskidir.. İşte bunlardan biridir HAREM...
Harem, bir cinsiyet teknolojisidir.(**)Burada toplumsal cinsiyetler yeniden inşa edilir. Kız çocuklarına nasıl müslüman-kadın, erkek çocuklarına da nasıl müslüman-erkek olunacağı öğretilir. Büyük mekan içinde düzenlenmiş, yasaklı, ayrı küçük bir mekandır, böylece iktidar ilişkileri yeniden üretilir, öğretilir, uygulaması yaptırılır. Mekan aynı zamanda iktidar demektir, muktedire ayrı tutma, dışlama yetkisi verir, böylece eşitsizlik hem ifade hem inşa edilir.(**) Yani kısacası, "erkek egemen" toplumun üretildiği yerdir harem..
Örtünme de böyle bir şey; Kadının dışarıda iken, içeride kalmasını sağlayan muhteşem buluş. Örtünme bahsinde bir yeniden üretimdir, "türban". Ne yazık ki mekansal harem'in yeniden üretimi pek olası gözükmüyor.
Zaman başka, yepyeni yerlere gelindi, kadın-erkek arasındaki fiziksel eşitsizlik yerini zihinsel eşitliğe bıraktı, öyleyse iktidar da eşit paylaşılabilir..
Bugünün sorunu harem gibi mekanların fiziksel varlığı değil, kafalardaki hayali varlığıdır.
Toplumsal yeniden üretim mekanizmalarının hepten karşısında olmak söz konusu değil, hatta evrimci bakış açısıyla, toplumsal evrime hizmet ettikleri söylenebilir. Ancak toplumsal ilişkilerin yeniden üretiminde, mekanizmaların deşifre edilmesi önemli. Bu, tıpkı hastanın çocukluğuna inmek gibi bir şey.. Yüzleşme gerçekleştiğinde, sorunun çözülmesi beklenir..
İmdii, harem'in bir okul olduğu doğrudur...
Ve belli ki "dindar", "muhafazakar", "müslüman" kadının evrimi daha çook vakit alacaktır...
